Geçtiğimiz dönemde FED faiz artırımı sonrası faizlerde değişikliğe gidebileceğini dile getiren Merkez bankası piyasada oluşturduğu beklentiyi yine karşılayamadı. Son dönemde gelişmekte olan ülkelerin çoğu FED politikasına kendini uyumlu hale getirirken Türkiye bu konuda 1 ay daha beklemeyi tercih etti. Gelecek ay değerlendirmesinde pek de bir değişiklik olmayacak. FED sonrası oynaklığın azaldığına inanan banka gelecek yıla daha çok oynaklık bekliyor olabilir. Ancak bu konu da şimdiden tedbir almayı tercih etmiyor. Yılbaşından beri aynı politikayı izleyip kur kanadında hızlı yükseliş seyreden, sadece döviz satım ihaleleri ile Türk Lirasına destek olmaya çalışan, ardından da rezervlerini önemli ölçüde yitiren merkez bankası 2016 yılını daha zor geçirebilir.
Kurda FED sonrası gelen kar satışı ardından da Merkez Bankası faiz artırımı beklentisi 2.90 seviyesine kadar gerilemeyi sağladı. Ancak daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi piyasa bu seviyeleri dip olarak görmeye devam ediyor. Dolayısıyla MB kararı sonrası başlayabilecek yeni bir dalga kurun 3 TL’nin üzerinde kalıcı fiyatlanmasını sağlayabilir. 2016 yılında FED’in faiz adımları oldukça önemli. FED atacağı adımları küresel görünümden destek alarak daha da agresif hale getirebilir. Bu durumda ortada ciddi bir risk söz konusu olacak. Aralık toplantısında her ne kadar ılımlı bir faiz artırımı ile piyasalara fırsat verse de olası bir enflasyon düzelmesinde hızlı adım atmaktan çekinmeyecektir. Kaldı ki küresel görünümde Çin etkisi son dönemde unutulmuş durumda. Çin’in yavaşlamanın önüne geçmek için atacağı hamleler FED'in de güvenini yerine getirebilir. Bu durumda kaçışın hızlı olacağı gelişmekte olan ülkeler arasında da faiz rekabeti başlayacaktır. Ancak şu anki görünümde Merkez Bankaları içerisinde en pasif görünümü sergileyen TCMB, 2016 yılında piyasaya dahil olması yatırımcıların pek de umurunda olmayacaktır. Ayrıca bu süreçte yeniden gündeme gelmesi muhtemel olan bağımsızlık tartışması da kur kanadında şu anki oynaklığın yerini sert fiyatlamalara sebep olmasını sağlayabilir.
Merkez bankası koridorda sadeleşmeye gideceğini açıkladığında beri herhangi bir adım görülmedi. Ve piyasa sadeleşmenin tam olarak hangi faiz oranında gerçekleşeceğini henüz anlayabilmiş değil.
Dolayısıyla yeni bir literatürle daha doğrusu bilinmeyen bir ekipmanla bu denli bir savaşa girmek elimizin zayıflamasına sebep olabilir. yıl başından bu yana TL’de yaşanan yüzde 20’dan fazla değer kaybı bizi 2015 yılının kaybedenleri arasına sokarken, Merkez Bankası’nı da bu durum karşısında çaresiz bıraktı. Merkez Bankası politikasında asıl olarak piyasanın mevcut fiyatlara alışacağı ve bundan sonraki seyirde geri dönüşün olmayacağı üzerine kurmuş görünüyor. Yani piyasalar yavaş yavaş 3 TL’ye yakın fiyatlara ayak uyduruyor. Bu maliyetleri zaten uzun süredir karşılamak zorunda kalıyor. Bundan sonraki süreçte de 3 ‘ün üzerinde fiyatlara geçiş için bir ortam hazırlanıyor diyebiliriz. Aksi taktirde bir ay daha bir süre istemenin şu an için geçerliliği pek yok gibi.
Ancak buradaki konu Merkez Bankasını daha önce atmadığı adımı şu an atmaktan çekinmesi olarak algılanabilir. Kur 3 TL’nin üzerinde rekorlar kırarken sessiz kalan TCMB şimdi 2.90 seviyesindeyken neden faiz artırsın? Tabi bu zor bir karar çünkü 3’ün üzerine gittiğinde yeniden artırmak zorunda kalacak. Karar sonrası 2.95 seviyesine gelen kur ilerleyen günlerde alımlarla yeniden 2.98- 3 TL aralığına gelebilir. Mevcut koşullarda ise teknik seviye 3.02 olarak görünüyor. 1 aylık sürede 3’ün üzerinde fiyatlar gördüğümüzde TCMB’de de faiz artırmak için bir sebep bulacak gibi görünüyor. Sonuç olarak 2.90 artık TCMB için yüksek değil. Aksine normal. Gelecek yıl ise daha yüksek fiyatlar normal hale gelebilir.